5 Mayıs 2018 Cumartesi

FAVORİLER | NİSAN 2018

Herkese merhaba!
Nisan 2018 favorileriyle karşınızdayım! ^_^



KİTAP
1-) Beni Bulun - Michelle Knight, Michelle Burford (10/10)

2002-2004 yılları arasında kaybolan 3 kadının hikayesini okuyoruz bu kitapta. Bu üç kadından yaklaşık 10 yıl boyunca haber alınamıyor ve sonunda kaçırıldıkları evin komşusunun da sayesinde kurtulmayı başarıyorlar. 

"Beni öldürmeyen şey güçlendirir. Ölüm kolay kaçış yolu. Başını dik tutup yaşamak, eğilip ölmekten daha güzel."

Eğer kitabı tek bir kelimeyle tanımlayacak olsaydım bu kelime "sarsıcı" olurdu.
Sevginin her türlü felakete üstün geleceğini, hiçbir insanın göründüğü gibi olmadığını ve Michelle Knight'ın çocukluğundan itibaren yürek burkucu yaşam öyküsünü içeren bu kitabı okumanızı tüm kalbimle tavsiye ediyorum.

Ayrıca yazar; tanıdığınız biri bir süredir nedensiz bir şekilde ortalıklarda yoksa, ona ulaşamıyorsanız kesinlikle ama kesinlikle bu durumu görmezden gelmememiz, "Neyse, bir sorun yoktur muhtemelen." şeklinde düşünmememiz ve polise haber vermemiz gerektiğini önemle belirtiyor. Ortada gerçekten bir sorun yoksa bile polisi boşuna uğraştırdığınızı düşünmek yerine bir insana yardım etmeye çalıştığınızın bilincinde olmanız gerektiğini de ekliyor. Evet, bu gerçekten çok önemli bir konu sevgili okuyucularım. Düşünelim lütfen, ya o kişi gerçekten kaçırılmışsa? Bunun riskini almaya değer mi sizce? Görmezden gelmeye değer mi?

Ayrıca kitap, tanımadığımız insanlara da tehlike oluşturacak şekilde güvenmememiz gerektiğini de tüm açıklığıyla gösteriyor.

Çok önemli noktalarda soyutsal perspektifinizin yönünü değiştirecek bir kitap.

2-) Beyaz Zambaklar Üzerinde - Grigory Petrov (9.8/10)

Hayatımda ilk defa bir kitabı 3 kez okudum. :)
Atatürk'ün askeri okulların müfredatına dahil ettiği bu kitabı neden çok sevdiğini kitabı okurken fark etmemek elde değil.

Finlandiya ülkesinin, kozadaki bir tırtılken birlik ve mücadele sonucu nasıl da gökyüzüne seyahat eden bir kelebeğe dönüştüğünü anlatan bu kitap, gerçekten de kelimelerin tam anlamıyla hayranlık uyandırıcı. 

"Başka milletlerin topraklarını işgal eden kumandanlardan neden bu kadar saygıyla bahsedildiğini anlamıyorum. Büyük İskender, Anibal, Scipion, Cesar, Charlmange, Napoleon ve daha bunlar gibi binlerce kumandan başka halkların topraklarını işgal etmekten başka ne yapmışlardır?
Gerçi bu işgaller sonucunda büyük devletler meydana geliyor; ama sayısız insan da sıkıntıdan ve açlıktan ölüyor. Milyonlarca insan cahil kalıyor. Her yerde ahlaksızlık, hırsızlık, sefalet, sefahet, çatışmalar, toplumsal nefretler artıyor ve herkes kabalaşıyor."

Bir ülke, şehir veya eyalet; zayıflığa bürünmüş, yere düşmüş olsa bile eğer gerçekten geliştirici bir ortam ve birlik sağlanırsa, gerçekten inanılırsa tekrar ayağa kalkabilir ve gökyüzüne uçabilir. Bir kitap bunun örneğini ancak bu kadar güzel yansıtabilirdi. ^_^

"Küfretmek, manevi medeniyetsizliğin belirtisidir."

Kitap adeta empati, dayanışma ve gelişme isteği kokuyor ve mümkün olsaydı bu kokunun parfümünü elde edip tüm gezegene sıkardım. Şimdilik yapabildiğim, sizlere bu olağanüstü zihinsel kokunun tadına varmanızı tavsiye etmek olacak. :)

FİLM
1-) Wall-E (10/10)

Tamamen kendilerinin neden olduğu dünyadaki fazla kirlilikten dolayı uzaya giden insanların, çöplerle ilgilensin diye dünyada bıraktıkları Wall-E adında bir robotun ve onun daha sonra tanışacağı Eve ile ilişkisinin hikayesini izliyoruz bu filmde.


Wall-E ile Eve karakterleri adeta içimdeki gökyüzünde kalp şeklinde bir bulut oluşturdular.
Bazı noktalarda onlarla duygusal bağ kurabilmem filmin beni daha da etkilemesine yol açtı.


En sevdiğim animasyonlar arasına giren Wall-E, aynı zamanda günümüz teknoloji sorununa da çarpıcı bir şekilde değiniyor.
Biliyorsunuz, insanlar teknolojiye bağımlı oldukça yaşadıkları çevreyle daha az ilgilenir hala geliyorlar. Bu aynı zamanda kendi benlikleri için de geçerli. Düşünüyorum da, teknolojiye fazla bağımlı olan bir insan kendisini ne kadar tanıyabilir ki?

2-) Oyuncak Hikayesi (9.8/10)


Ah, yine çok sevimli bir animasyon daha..:) Disney'in profesyonelliği işte, Pixar'ı da unutmayalım. :)

Andy adında bir çocuğun oyuncaklarının ve onların aralarına yeni katılan Buzz Işık Yılı adında bir oyuncakla Woody arasındaki ilişkinin hikayesini izliyoruz bu filmde. 


Hiç oyuncuklarınızın aslında canlı oldukları düşüncesine kapıldınız mı? Statik gibi görünseler de aslında hiç de öyle olmadıkları şüphesine? Öyle olsaydı hayat nasıl olurdu? Bekleyin bir dakika, ya gerçekten de öyleyse? ;)


İşte animasyonların bu özellikleri çok seviyorum. Demek istediğim... Özgür düşünüyorlar. İzleyiciyi anlamsal bir labirentte sıra dışı yollara sürüklüyorlar. İşte bu olağanüstü.

BELGESEL
Cosmos (1 ve 2. bölüm)
Ä°lgili resim

Evet, ne diyebilirim ki? Ufuk genişleten, evrenle ilgili olağanüstü bir belgesel.
Özellikle ilk bölümün beni ne kadar etkilediğini tahmin bile edemezsiniz. Bölüm bittikten sonra kalbimdeki duygu yoğunluğundan dolayı ağladım. Kelimelerin tam anlamıyla beyin ve kalp kamaştırıcı.


Neil deGrasse Tyson'un açıklayıcı ve oldukça samimi sunumu ise belgesele gökkuşağı katmış doğrusu. :)


Ama biliyorsunuz, çok sevdiğiniz bir varlık olsa bile onun her bir anlamsal partikülüne katılmak zorunda değilsiniz. Benim de bu belgeselde gerçeklik aynama yansımayan bir durum mevcut: İnsanın maymundan gelme olayı. Bakınız lütfen, evrim demiyorum, insanın maymundan gelme olayı diyorum. Zaten evrimin kelime anlamını göz önüne alırsak, "evre evre gelişim" anlamına geldiğini görürüz. Büyük patlamayı, evreni ve doğayı düşünürsek de her şeyin aşama aşama olarak varoluşsal bir niteliğe kavuştuğu da açık. Bu noktada evrim hiç de mantıksız gelmiyor.
Ancak yine de konu hayvansal evrime gelince birtakım şüphelerim var.


Şimdi insanın maymundan gelme olayının soyutsal DNA'sına benim mikroskobumdan kısaca bakmak istiyorum. 
Eğer gerçekten insanlar maymundan geldiyse nasıl olur da yüzyıllardır, maymunlardan biraz daha insanımsı canlıların doğduğuna gözlemsel olarak tanık olunmuyor? Neden maymunların, kendi türlerinden biraz daha farklılıklar içeren canlılar doğurduklarına şahit olunamıyor? Neden yaklaşık 45.000 yıldır varlığının devam ettiği tahmin edilen insanların doğurdukları bireyler, kendi türlerinden dikkate alınmaya değecek farklılıklar göstermiyor? Ne yani, bu evrimin son noktası biz miyiz? Bu bana hiç de mantıklı gelmiyor.
Bunun dışında, seçim iradesi bu biyolojik evrimin tam olarak hangi noktasında bulunuyor? Seçim yapamayan, tamamen içgüdüsüyle devinimler gerçekleştiren bir canlıdan nasıl olur da seçim yapabilen ve özgürce düşünebilen canlılar meydana gelebilir? Ne dersiniz; bu durum, oldukça somutsal olan bu evrime göre biraz fazla soyutsal kalmıyor mu? Hımm, "Beyin evrimleşerek yeni ve daha gelişmiş fonksiyonlar kazanmış olabilir." mi diyorsunuz? Gayet mümkün ama bu durumda da sadece içgüdüsel fonksiyonlar gelişmiş olmaz mıydı? Daha önce de sorduğum gibi, irade bu işin hangi noktasında?
İşte, DNA benim mikroskobumdan böyle görünüyor ama bilirsiniz, bu noktada benim için mantaliteyi temsil eden mikroskop, her insanda farklı bir şekilde mevcuttur ve bunlara saygı duymak gereklidir. ^_^



Bu beyin ve kalp kamaştırıcı belgeseli tüm kalbimle tavsiye ediyorum! ^_^

MÜZİK
1-) Heal The World - Michael Jackson
İçsel evrenimdeki olağanüstü yıldızlardan biri. Benim için çok özel.
2-) What If I Shine - Barbie Rock Star (Türkçe versiyonu)
Bu şarkıya bayılıyorum. ^_^
3-) Whatever It Takes - Imagine Dragons
Şarkıyı o kadar sevdim ki zil sesim yaptım! ^_^ Ayrıca nakarattaki sözlerinin anlamını da çok seviyorum. :)
4-) Fight Song - Rachel Platten
"Bu benim mücadele şarkım." :)
 5-) No Tears Left To Cry - Ariana Grande
Gerçekten oldukça farklı bir şarkı. Bu arada şarkının slow kısımlarını daha çok seviyorum. :)
6-) Song Like You - Bea Miller
Ritmi çok hoş. :)
7-) Kimler Gelmiş - Nazan Öncel, Manuş Baba
Ben bu tür masalsı şarkıları seviyorum. ^_^

MÜZİK VİDEOSU
1-) No Tears Left To Cry - Ariana Grande

Çok orijinal ve daha önce izlemediğiniz türden bir müzik videosu mu arıyorsunuz? Aradığınız, işte tam da burada.

2-) Whatever It Takes - Imagine Dragons

Imagine Dragons, bizlere şarkının sözlerinin anlamını somutlaştırarak mücadele dolu bir müzik videosu sunmuş. ^_^

COVER
1-) Heal The World - J. Fla (Michael Jackson)

İşte her şey bu videoyla başladı. Bu videodan sonra şarkının etkileyici sözlerinden dolayı Michael Jackson'a karşı içimde bir merak duygusu uyandı ve birkaç küçük videosal araştırmanın ardından ertesi gün Dünyayı İyileştirmek İster Misin adlı yazımı yazdım. Ve şu anda Michael Jackson içsel evrenimin en özel yıldızlarından biri.
Teşekkürler J. Fla.

2-) Let Her Go - J. Fla (Passenger)

Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı 20 Nisana özel dinleyişimin ardından Youtube'a girip tam da 20 Nisanda yüklenmiş bu videoyla karşılaştığımda hissettiğim şaşkınlığı tahmin edebiliyor musunuz? Neden mi 20 Nisan? O bir sır olarak kalsın, olur mu? 

SAHNE PERFORMANSI
Heal The World - Michael Jackson (Münih)

Onun kalbini öyle seviyorum ki...

TED KONUŞMASI
Mülteciler güç istiyor, sadaka değil - Robert Hazika
Not: Videonun Türkçe altyazılı seçeneği mevcut. :)

Mültecilere sadece maddi ihtiyaçları varmış gibi davranmak yerine onların da toplumda kendi öz kimliklerini bulmalarına yardım etmemiz gerektiğini anlatan ilham verici bir konuşma. ^_^

SİHİRLİ VE İLHAM VERİCİ VİDEO
1-) Allah- Ekber'in Manası

Beni fazlasıyla etkileyen bir video oldu.
Allah'ın bizi ne kadar önemsediğini düşünüyorum da... Bunu hak etmek için ne yapıyoruz?

2-) SUÇLU KİM? | Beni Yargılama - Başak Kablan

"Yargılamamak" sanıldığından çok, çok daha önemli bir konu ve Başak Kablan da bu konuya gerçekten çok güzel bir şekilde değinmiş. Seviyorum bu kadını. :)


Evet, sayın seyirciler, bir programımızın daha sonuna geldik! ;) Bir sonraki programızda da görüşeceğimizi ümit ediyorum.
Öyleyse... Ruhunuza iyi bakın! ^_^

18 yorum:

  1. Beyaz Zambaklar Ülkesinde okuduğum en iyi kitaplardan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SevKoz,
      Hemfikiriz. :) Fikrinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim! ^_^

      Sil
  2. Çok ilgi çekici bir yazı olmuş! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafa Dergi,
      Fikrini belirttiğin için teşekkür ederim! ^_^

      Sil
  3. Sayende Cosmos'u tekrar izleme kararı aldım,teşekkür ederim.Ve son olarakta Allahu Ekber videosu seni de etkilediği gibi beni de etkiledi.Onun için de sana derinden bir teşekkür ederim.
    Yazı için eline sağlık İrem'cim ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ecrin Korkmaz,
      Seni de etkilemesine çok sevindim! ^_^
      Cosmos öyle bir belgesel ki, bir kere daha izlemeye kesinlikle değer. :)
      Fikrini belirttiğin için teşekkür ederim! ^_^

      Sil
  4. Wall-e favori animasyon filmlerimden biri. Özellikle gözlerine bayılıyorum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şule uzundere,
      Ben de öyle. :) Fikrini belirttiğin için teşekkür ederim! ^_^

      Sil
  5. Beni bulun adlı kitabı merak ettim gerçekten. Güzel ve sürükleyici bir kurgusu var anladığım kadarıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eda DEMİR,
      Evet, öyle. :) Fikrini belirttiğin için teşekkür ederim! ^_^

      Sil
  6. beni bulun, okunurmuş, şimdi senden duydum :) wall e efsaneee :) şarkılar tımams en sevdiğim önerileer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      Evet, gerçekten de efsane Deep. :) Fikrini belirttiğin için teşekkür ederim! ^_^

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. Fatma nur,
      Öyle mi? Hemen bakıyorum! ^_^

      Sil
  8. senin izlediğin ve beğendiğin filmleri izlemek çok güzel

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. irem armağan,
      Ah, çok teşekkür ederim. :) Fikrini belirttiğin için ayrıca teşekkür ederim! ^_^

      Sil
    2. irem armağan.

      merabaaa :) bloguna yorum yapamıyom ya burdan bi ses vereyim :)

      Sil
    3. deeptone,
      Haha Deep, çok komiksin, bence bu İrem Armağan'a armağan gibi olmuştur. :)

      Sil