Herkese merhaba!
Sevgili Periodic Library ve Kağıttan Dünyam'ın beni mimlemesi vesilesiyle bu mimle sahnedeyim!
Beni mimlediğiniz için çok teşekkür ederim 007 ve İlkay! ^_^
1-) Okumayı size sevdiren ne oldu?
Aslına bakarsanız küçüklüğümden beri kitap okumayı hep sevdim.
Küçükken kendimce ilginç bulduğum kitapları alıp öylesine okumaktan çok hoşlanıyordum. Okuduğum ilk kitaplar arasında olan Comtesse de Segur'dan Bir Eşeğin Anıları'nı okuduğum zamanları memuniyetle hatırlıyorum. :)
Ancak bir kitap var ki, kitaplara karşı olan sevgimi yadsıyamayacağım derecede arttırdı.
Bir alışveriş merkezindeydik ve babam bana istediğim herhangi bir kitabı alabileceğimi söylemişti. Ben de gözlerimi kitapların olduğu raflarda gezdirdim ve o sırada bir kitap bana göz kırptı: Bir Şapşalın Günlüğü 2. İlk görüşte aşka inanmam ama o an kitapla benim aramdaki bağı başka nasıl açıklayacağımı da bilemiyorum. :)
Kitabı, nicelik olarak hatırlamadığım ama kısa olduğundan emin olduğum bir sürede bitirdim. Bu serinin 2. kitabıydı ve diğer kitapları da almak için sabırsızlanıyordum. Böylece seriye 6. kitaba kadar uzanan bir serüvenle devam ettim. İşin komik kısmı ise en son 1. kitabı almış olmam. :)
Uzun, çoooook uzun bir süre serinin devamı çevrilmedi sevgili okuyucularım. Serinin devam kitaplarını İngilizce olarak görüp Türkçe olarak görememek, her seferinde hüznün tohumlarının kalbime ekilmesine neden oldu.
Ben de seriyi çok özlediğimden geçen ay seriye tekrar başlama kararı aldım. Serinin kitaplarını yan kitap olarak aralıklı bir şekilde okuyorum. Böylece karakterle vakit geçirmiş ve özlem gidermiş oluyorum. ^_^
Bu noktada günlüklerin sahibi olan Nikki Maxwell'dan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Söylemeliyim ki, onu çocukluğumdan bu yana hala çok seviyorum. Arada bir kendine güvenmemezlik etse de çok düşünceli, nazik ve eğlenceli biri olduğunu biliyorum. ^_^
![]() |
Her zaman içinizdeki şapşalın parlamasına izin verin! |
Veee, inanamayacaksınız ama az önce sırf bu blog yazım için Bir Şapşalın Günlüğü ile ilgili resimlere göz atarken serinin 6.5 ve 7. kitaplarının çevrilmiş olduğunu gördüm! Buna inanabiliyor musunuz? Öyle uzun zamandır bu anı bekliyordum ki... Şükürler olsun! ^_^
Yalnız bunun, tam da seriye tekrar başladığım ve seriden özlemle bahsettiğim bu zamana denk gelmesi, benim için çok anlamlı oldu. :)
2-) Hiç bir kitabı sayfalarını çevirerek biriyle okudunuz mu?
Birkaç kere okumaya çalıştım. Öyle durumlarda odak noktam bulanıklaşıyor ve tam olarak adapte olamıyorum maalesef. Bu yüzden en iyisi, tek okumak bence.
3-) Yolculuğa giderken yanınıza kaç kitap alırsınız?
Genellikle bir.
4-) Asla okumam dediğiniz kategori nedir?
Benim için öyle bir kategori mevcut değil. Tıpkı müzikte olduğu gibi. Nasıl kulağıma hoş gelen her türlü müziği dinleyebiliyorsam, beynime ve kalbime hoş gelen her türlü kitabı da okuyabilirim.
5-) Kitapları renklerine göre mi, alfabeye göre mi sıralarsınız?
Boyutlarına göre sıralıyorum. :) İkinci kriterim ise, yayınevi oluyor genelde.
6-) Okurken size eşlik edecek bir hayvan ister miydiniz?
Ben kitabı okuduğum sıralarda dikkatimi çok dağıtmayacağı sürece, evet. Mesela bu hayvan bir... Mamut olabilir! Evet, neden olmasın? Tamam, biliyorum nesli tükenmiş olabilir ama uslu bir mamutun üstünde oturup kitap okumak kulağa bence hiç de fena gelmiyor, siz ne dersiniz? ^_^
7-) Bookstagram olarak kendi stilinizi oluşturduğunuzu düşünüyor musunuz?
Bir bookstagram olduğum söylenemez. Ara ara kitap fotoğrafları paylaşıyorum sadece, hepsi bu. :)
Evet, mimin sonuna geldik. :)
Gökkuşağı tadında günler dilerim! ^_^